Serbest çalışıyorsanız, raporlu izinli olduğunuz günlerin ücretini kim ödüyor? Perakende satış yapan bir dükkanda sıfır saat sözleşmesiyle çalışıyorsanız1 ve çalıştığınız yer kapanırsa, bu talihsizlik mi?
Medyada COVID-19 pandemisinin istihdam üzerindeki etkilerine ilişkin haberlerin çoğu, muhtemel işten çıkarmalara ve çalışanlar bakımından finansal sonuçlara odaklanıyor. Resmen işten çıkarılmış olmayan ancak sözleşmeleri yenilenmeyen, çalışma süreleri sıfıra inen veya bağlı olduğu istihdam kurumundan “Maalesef, şu anda iş kalmadı” haberi alan çalışanların başına ne geldiği veya geleceği hakkında daha az tartışma var. Bulunduğu ülkeye bağlı olarak, bir çalışan, işsizlik sigortası veya ücretli izin gibi diğer kritik korumaların kapsamında olmayabilir.
Son birkaç on yılda, dünyadaki tüm ülkelerde, geçici çalışma, kısmi süreli çalışma, özel istihdam bürosu aracılığıyla geçici çalışma ve diğer sözleşmeli çalışma biçimlerinin yanı sıra, gig ekonomisi gibi çalışanların neredeyse her zaman serbest çalışan olarak sayıldığı yeni çalışma biçimlerinde çalışanların sayısında önemli artış oldu.
Yine de, ülkelerin birçoğu sosyal güvenlik için, haftada çalışılan asgari saat sayısı, asgari kazanç, işte bulunulan asgari ay sayısı, asgari sosyal güvenlik primi ödenen dönem gibi uygunluk kriterleri koymaları nedeniyle, çalışanların birçoğu yeterli korumadan mahrum ve dolayısıyla risk altında kalıyor. Çeşitli çalışma düzenlemelerinde çalışan sayısı arttıkça, işsizlik sigortasının kapsamı köklü sistemlere sahip ülkelerde dahi daralıyor.
1990’larda çeşitli istihdam düzenlemeleri artarken ILO, kısmi süreli çalışanlar, özel istihdam bürosu aracılığıyla istihdam edilenler, evden çalışanlar için eşit muameleyi destekleyen bir dizi uluslararası çalışma standardını benimsedi. 175 No’lu Kısmi Süreli Çalışma Sözleşmesi’nin (1994) 6’ıncı maddesine göre, örneğin “Zorunlu sosyal güvenlik sistemi ...kısmi süreli çalışanların tam zamanlı çalışanlara benzer koşullara sahip olabilmesi için uyarlanır.” Ayrıca sözleşme, kriter koyan ülkelerin bu kriterleri “düzenli aralıklarla gözden geçirmeleri” gerektiğini ortaya koyuyor.
Daha yakın geçmişte benimsenen ILO 202 No'lu Sosyal Koruma Tabanları Tavsiye Kararı (2012) ise ülkelerin herkese en azından en temel sosyal güvenlik koruma düzeyini garanti etmelerini ve kademeli olarak mümkün olduğunca kısa sürede ve a çok sayıda insana yeterli koruma düzeyi sağlamalarını öneriyor.
COVID-19 krizinin gölgesinde, artık bu tavsiyeye kulak asmanın zamanı gelmiş olsa gerek. Mevcut sistemlerimizi yeniden yapılandırmalı ve inşa etmeliyiz. İstihdam düzenlemelerine bakmaksızın tüm çalışanların sağlık hizmetine erişebilmeleri, kendilerini iyi hissetmediklerinde hasta hasta işe gitmektense evde kalabilmeleri, kriz nedeniyle çalışma süresinde azalma veya iş kaybı durumunda gelir desteğinden yararlanabilmeleri gerekiyor.
Çeşitlilik ve farklılıkların geniş olduğu dünyamızda, esnek çalışma biçimlerine ihtiyacımız var, ancak bu esneklik çalışanların ihtiyaç duyduğu korumaları kaybetmek pahasına olmamalı. COVID-19 krizinin tüm dünyanın aklına başına getirmesini dileyelim.
1 İşverenin çalışanları ihtiyaç duyulan zamanda işe çağırdığı, işçi ve işveren arasındaki sabit maaş ve sabit çalışma saati anlaşmasını ortadan kaldıran, özellikle İngiltere’de yaygınlaşan bir uygulamadır.
Etiketler: kısmi zamanlı istihdam, geçici istihdam, standart dışı istihdam biçimleri, işgücü piyasası, işsizlik, çalışma süresinin düzenlenmesi, sosyal koruma, sosyal güvenlik, işsizlik ödenekleri, kırılgan gruplar, güvenlik yönetimi
Kaynak: ILO Ankara Ofisi