Ocak ayında 161, Şubat ayında 149, Mart ayında 115…
2024 yılının ilk üç ayında en az 425 işçi hayatını kaybetti!
2 Nisan Salı günü İstanbul Beşiktaş Gayrettepe’de bulunan Masquerade adlı gece kulübünün tadilatında çıkan yangında 29 işçi arkadaşımızı yitirdik, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Önümüzdeki günlerde bu iş cinayeti ile ilgili bir açıklama yapacağımızı ve takipçisi olacağımızı belirtelim…
Raporumuz Ocak, Şubat ve Mart aylarını kapsıyor. İlk bölümde öne çıkan sorunlara değineceğiz. İkinci bölümde ise iş cinayetlerinin işkollarına, şehirlere, yaşlara ve nedenlerine göre tasniflerini; hayatını kaybeden işçi arkadaşlarımızın isimlerini paylaşacağız…
2024 yılının ilk üç ayında en az 425 iş cinayeti!
1- Yüzde 64’ünü ulusal basından; yüzde 36’sını ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla Ocak ayında 161, Şubat ayında 149 ve Mart ayında 115 olmak üzere üç ayda en az 425, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
2- İşçi ölümlerinde ilk sırada inşaat işkolu geliyor. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek gerekiyor. Bu yılbaşıyla birlikte 11 deprem şehrimizde inşa faaliyetleri hızlandı ve bölgede en az 32 inşaat işçisi hayatını kaybetti.
3- Türk inşaat şirketlerinin yurtdışında yaptıkları işlerde de can kayıpları sürüyor. Sadece bu inşaatlara çalışmak için giden 6 işçi arkadaşımızı kaybettik.
4- Şoförlerin ölümü trafik kazası olarak görülüyor. Oysa yoğun aşırı-fazla-yoğun çalıştırma, araçların bakımının yetersizliği ve yol sorunları birçok şoförün (tır, kamyon, servis minibüsü, taksi vd.) ölümüne yol açıyor. Üç ayda 58 şoför arkadaşımızı kaybettik.
5- Gemi işçisi on üç arkadaşımızı kaybettik. Moto kuryeler gibi sendikal hareket ve ağların çalışmaları deniz işçilerinin hak mücadelesini ve ölümlerini de görünür kılıyor. Gemi işçilerinin ölümü deniz kazası değil iş cinayetidir.
6- Pandemi ile birlikte kitleselleşen bir meslek olan moto kuryeler güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. İş yetiştirme baskısının bir sonucu da iş cinayetleri. Üç ayda en az 14 moto kurye arkadaşımızı kaybettik, onlarca arkadaşımız yaralandı.
7- 31 Mart yerel yönetim seçimleri sona erdi. Ancak belediyelerdeki iş cinayetleri gündem olmadı. Oysa en az 15 belediye (iştirak şirketleri ve belediyenin taşeron iş verdiği firmalarda) işçisi hayatını kaybetmişti.
8- İş cinayetlerine sektörel açıdan bakarsak 177 sanayi sektörü işçisi, 105 inşaat sektörü işçisi, 105 hizmet sektörü işçisi ve 38 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.
9- Raporlarımızda en çok ölümün olduğu bölge İstanbul merkezli olmak üzere Çorlu-Gebze hattı. Gerek nüfus yoğunluğu gerek sanayi ve hizmet sektörünün merkezi olması ve güvencesiz çalıştırmanın bir sonucu bu. İzmir ise ölümlerde her ay ilk sıralarda. Sanayi, hizmet sektörü ve ek olarak Aliağa bölgesi ve yine tarımsal üretimin yoğunluğu göze çarpıyor. Bursa-Balıkesir havzası ise tarım, maden, sanayi ve lojistik ağlarının yoğun olduğu bir yer. Konya-Antalya civarı da tarım, sanayi, turizm ve bağlı inşaat ile lojistik ağlarının yoğunlaştığı bölgeler olarak öne çıkmaktadır.
10- Bu yıl özel olarak dikkat çekmek istediğimiz bölge ise Şanlıurfa ve Gaziantep havzası. Emek yoğun üretime dayalı olması; tarım, inşaat, tekstil, metal sanayinin ağırlığı ve çocuk, kadın, göçmen gibi korunmasız emeğin ucuz işgücü olarak çalıştırılması sonucu ölümlerin yoğunlaştığı bir havza.
11- 14 yaş ve altı 4 çocuk, 15-17 yaş aralığında 12 genç/çocuk ve 18-25 yaş aralığında 57 genç işçi hayatını kaybetti. Yani her yüz ölümün 17’si genç ve çocuk.
12- Üç ayda 16 çocuk işçi hayatını kaybetti. Çocuk işçi ölümlerinin yarısından fazlasının meydana geldiği sektörün tarım olduğunu düşününce (Mayıs-Eylül arasında) bu yıl çocuk işçi ölümlerinde büyük bir artışın meydana geldiğini söylemeliyiz.
13- MESEM’i son dönemde ön plana çıkaran çocuk işçiliğini mesleki eğitim adıyla pazarlayarak “bir gün okulda dört gün işyerinde” diyerek “öğrenci” adıyla kitleselleştirmesi, eğitim ile sanayiyi içiçe geçirmesi (her işkoluna dönük MESEM faaliyetleri ve OSB’lerin içine taşınan meslek liseleri) ve böylece çocukların devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılmasıdır. Bu durum (özellikle mevsimlik tarımda sıkça meydana gelen çocuk işçi ölümlerini) şehir içine taşımakta ve görünür kılmaktadır. MESEM’li çocuklar 81 şehirde 922 ilçededir, her ailenin bir üyesidir ya da tanıdığımız bir çocuktur.
14- Her ne kadar MESEM son aylarda öne çıksa da çocuk iş cinayetlerinin büyük çoğunluğunu eğitim kapsamında olmayan çırakların; tarım, inşaat, motokurye, sokakta çalışan çocukların ölümleri oluşturmaktadır.
15- Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyindedir. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmaktadır.
16- İnşaatlarda yüksekten düşmeler, başta madencilik olmak üzere sanayide ezilme ve göçükler, taşımacılık işkolunda trafik kazaları ve tüm işkollarını yatay bir kesen olan aşırı-yoğun-fazla çalıştırmanın bir sonucu olan kalp krizi nedenli ölümler öne çıkmaktadır.
17- Son olarak üç ayda öne çıkan bazı iş cinayetlerini hatırlatmak istiyoruz. Akkuyu Nükleer Santral İnşaatında menenjit nedenli işçi ölümleri, TOKİ ve özel şirketlerin yaptıkları inşaat şantiyelerinde yangın nedenli ölümler, İliç Anagold maden işçisi katliamı, Batuhan A yük gemisinin batması öne çıkan iş cinayetleridir.
İSİG MECLİSİ RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ!