12 HAZİRAN DÜNYA ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE GÜNÜ
TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ VE MESEM RAPORU
GİRİŞ:
Uluslararası Çalışma Örgütü, ILO, tahminlerine göre Dünya genelinde 160 milyon çocuk, çocuk işçiliğinin kurbanı, bu çocukların 79 milyonu tehlikeli işlerde çalışmaktadır ve çocuk işçilerin 97 milyonunu erkek çocuklar oluşturuyorken, 63 milyonunu kız çocukları oluşturmaktadır.
Ülkemizde ise Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yayımladığı "İstatistiklerle Çocuk, 2023" verilerine göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların üretim sürecine katılım oranı yüzde 22,1'e yükselmiştir. Geçen yıla kıyasla çocuk işçiliğinde yüzde 3,5 oranında bir artış görülmektedir.
İSİG Meclisi’nin verilerine göre, 2013-2024 yılları arasında 689 çocuk işçi çalışırken yaşamını yitirdi, bu çocukların 238’i 0 - 14 yaşları arasında, 451’i 15 - 17 yaşları arasındaydı. TÜİK’in kendi yayınladığı rakamlara göre bile Türkiye’de 800 bin çocuk işçi bulunuyor ancak bu resmi rakamlar bile gerçeği göstermekten uzak.
Üstelik bir de bu sayılara şimdi devlet eliyle teşvik edilen MESEM de dahil değil.
MESEM kapsamında çalıştırılan 9., 10. ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin üçte biri, 12. sınıf öğrencilerineyse asgari ücretin yarısı kadar ödeme yapılıyor. İşletmeler bu ödemeleri işsizlik fonundan karşılayan kamudan geri alıyorlar. Çocuk işçilerin sigortası da kamudan karşılanıyor.
MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklardan 336’sı son bir yılda bu işyerlerinde kaza geçirdiler ve 9 çocuk yaşamını kaybetti.
Geçtiğimiz günlerde Soma’da MESEM kapsamında çalıştığı inşaattan düşerek yaşamını yitiren 17 yaşındaki Alperen Enez Ural, devlet desteğiyle ölüme gönderilen çocuk işçilerden sadece birisi. Üstelik inşaatta düştüğü gün de Cumartesi, yasal düzenlemeye göre sözde çocukların dört gün işyerinde, bir gün okulda olması gerekiyor.
Kamuoyuna yansıyan son dönemdeki diğer MESEM kapsamında çalışırken iş cinayetlerinde ölen çocuklar 15 yaşındaki Erol Can Yavuz, 14 yaşındaki Arda Tonbul, 15 yaşındaki Ömer Çakar, 15 yaşındaki Ömer Girgin, 17 yaşında Ulaş Dumlu, 17 yaşındaki Murat Can.
Eryılmaz, 16 yaşındaki Zekai Dikici ve 17 yaşındaki Yiğit Zamanis. Biz bu çocuklarımızın isimlerini unutturmamakla mükellefiz.
Meclis’de MESEM’lerdeki çocuk işçi ölümleri konuşulurken AKP Grubu adına söz alan Giresun Milletvekili Nazım Elmas "Ölümün büyüğü küçüğü olmaz” deme cüretini gösterdi. Devlete eğitsin diye emanet ettiğimiz çocuklarımızın ölümlerine bu kadar umursamaz yaklaşıyorlar.
Aslında, patronlar, MESEM’in gerçekte mesleki eğitim değil, patronlar için ucuz işçilik olduğunu kendi ağızlarıyla da itiraf ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde, basına açıklamalarda bulunun İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç:
“MESEM’lerden gelen bir çocuğun ücretinin belli kısmını devlet, belli kısmını da firma ödüyor. Ancak siz çocuktan memnunsunuz, destek vermek ve teşvik etmek için daha fazla ücret vermek istediğinizde o çocuğa devlet kabul etmiyor, veremezsiniz diyor. Oysa bunun önü açılsa, biz ödediğimiz fazla ücret kadar zaten devlete vergi ve SGK primi ödemeye hazırız. Ama bu ödemeyi yapmak için yasal düzenleme bekliyoruz”. Dedi.
Bu sözler açıkça, çocukların işyerlerinde mesleki eğitim almak için bulunmadıklarının çocuk işçi olarak görüldüklerinin itirafıdır.
Mesleki eğitim merkezlerinde (MESEM) çalıştırılan çocuk (öğrenci) işçi ölümlerinin artmasıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Şubat 2024’te iş güvenliği genelgesi yayımlayarak 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine göndermişti. Genelgeyle, 8 çocuğun iş cinayetine kurban gittiği MESEM kapsamındaki iş yerindeki iş güvenliği koordinatör öğretmenlere yüklendi. Ancak koordinatör öğretmenler İSG konusunda yetkin olmadıkları gibi, işyerlerini düzenli denetleyecek zamanları da yok, işyeri üzerinde bunları uygulatabilecek güçleri de yok.
İş yerlerinde asgari sağlık ve güvenlik şartlarının sağlanması başta işverene ait yükümlülüktür, Koordinatör öğretmenler ancak öğrencinin çalışma ortamının eğitime uygun olup olmadığını denetleyebilir, işyerlerini ancak iş güvenliği uzmanları düzenleyebilir.
MESEM Uygulamasının Sorunları:
-MESEM ile çocuklar okuldan koparılıyor:
-Çocuklar tehlikeli iş ortamlarında çalıştırılarak fiziksel ve ruhsal gelişimleri tehlikeye atılıyor: • -Usta öğretici belgesi çok kolaylıkla temin edilebiliyor ve çocuklar yetkin olmayan kişilere teslim edilmiş oluyor.
-Öğrenciler kamu kaynağı ile patronlara bedava işçi olarak kullanılıyorlar:
-Çocuklar okuldan koparılarak kendilerine herhangi bir mesleki katkı sağlamayacak işlerde çalıştırılmaktadırlar:
-MESEM kapsamında tehlikeli işlerde çalışan çocuklarımız, çalışırken iş cinayetlerine kurban gidiyorlar.
Yaş ve Cinsiyete Göre Dünya Genelinde Çocuk İşçiliği – Kaynak ILO
MESEM Uygulaması Yasal Arkaplan:
Resmi Gazete’de 9 Aralık 2016’da yayımlanan 6764 sayılı “Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda değişiklik yapılarak çıraklık eğitimi, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınmış, çıraklık eğitiminin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) bünyesinde verilmesine karar verilmiş ve MESEM’ler, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.
Resmi Gazete’de 25 Aralık 2021’de yayımlanan 7346 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında ise tüm meslek liseleri bünyesinde MESEM’ler açılarak söz konusu merkezler yaygınlaştırılmıştır.
Mevcut durumda MESEM kapsamında staj yapacak 9, 10 ve 11’inci sınıf öğrencilerine (çıraklık) asgari ücretin en az yüzde 30’u, 12’nci sınıfta öğrencilerine (kalfalık) ise asgari ücretin en az yarısı kadar ödeme yapılmaktadır. İşverenlere herhangi bir mali yük getirmeyen ve denetime imkan tanımayacak şekilde kontrolsüzce yaygınlaştırılan söz konusu program, mesleki eğitim sürecini suistimallere ve istismara açık bir hale getirmiştir.
Gelinen aşamada, MESEM uygulaması kapsamında fabrikalarda staj yapan çocuk sayısının hızla arttığı ve söz konusu çocukların mesleki eğitim faaliyetlerini aşacak biçimde doğrudan üretimde işçi olarak, ucuz işgücü temini amacıyla çalıştırıldığı görülmektedir. Ülke genelinde MESEM programına kayıtlı yaklaşık 1,5 milyon öğrenciden 300 bine yakınının 18 yaşın altında olduğu ifade edilmektedir. Bu kapsamda işyerlerinde çalışan çocukların yaşının 14’e kadar indiği görülmektedir.
Çocuk işçiliği ve çocuk emeği sömürüsü gerek uluslararası alanda gerekse de ulusal çapta on yıllardır sürdürülen mücadele başlıklarından biridir ve bu hususta çeşitli yasal sınırlamalar ortaya konulmuştur.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 32. Maddesi ile “çocuğun ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkı” kabul edilmiştir.
138 Sayılı ILO Asgari Yaş Sözleşmesi’nin 1. maddesi ile “çocuk işçiliğini etkin bir şekilde ortadan kaldırmayı ve istihdama ve çalışmaya kabul için asgari yaşın giderek gençlerin fiziksel ve zihinsel yönden tam olarak gelişmelerine olanak tanıyacak bir düzeye yükseltilmesi” gerektiği, Sözleşmenin 2. maddesinde “asgari yaş sınırı, zorunlu öğrenim yaşının bittiği yaşın, altında ve her halükarda 15 yaşın altında olmayacaktır.” düzenlemesi ve yine 59 sayılı ILO Asgari Yaş (Sanayi) Sözleşmesinin 2. maddesi ile “Onbeş yaşın altındaki çocuklar kamu ve özel sektör sanayi işletmelerinde ya da bunların alt birimlerinde istihdam edilemez veya çalıştırılamaz” düzenlemesi kabul edilmiştir.
Türkiye’nin taraf olduğu söz konusu uluslararası sözleşmeler ile çocuk işçiliğine karşı etkin bir şekilde önlemlerin alınması gerektiği, çocukların her türlü tehlikeli işte, bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelişmesine zararlı olabilecek her türlü işte çalıştırılmasına karşı korunması gerektiği, onbeş yaşın altındaki çocukların çalıştırılmaması gerektiği kabul edilmiştir.
Anayasamızın 41. Maddesinde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”, 50. Maddesinde ise “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” hükümleri ile çocuk işçiliğine karşı güvence sağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanununun 71. Maddesi ile de çocukları çalıştırma yasağı getirilmiş olup, genel olarak on beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaklanmış, on dört yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış olan çocukların ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabileceği düzenlemesi yer almaktadır. 71. Maddenin 2. Fıkrasında ise “çocuğun gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir şekilde izlemesine zarar veremez.” denilmektedir. Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile getirilen sınırlamalar kapsamında da çocuk ve genç işçilerin sanayideki işlerde çalıştırılamayacağı açıktır.
Her ne kadar gerek uluslararası gerekse de ulusal mevzuatta “mesleki eğitim” kapsamında istisnalara yer verilmiş olsa da MESEM kapsamında çalıştırılan 18 yaş altındaki öğrencilerin gelinen aşamada mesleki eğitimin niteliklerine uygun olmayan ve öğrencilerin eğitiminin devamına engel teşkil edecek biçimde uygulandığı, öğrencilerin işyerlerinde çalışan diğer işçilerle aynı işlerde aynı çalışma saatleriyle çalıştırıldığı, öğrencilikten ziyade işçi olarak istihdam edildiği, İş Kanunu kapsamında çalışan işçilere tanınan haklardan dahi hiçbir şekilde yararlanmadan, bütünüyle ucuz işgücü olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
MESEM UYGULAMASININ SORUNLARI
MESEM uygulaması amacının çok dışında çocukların patronlara bedava işçi olarak kullandırıldıkları, bu sırada yaşamlarını bile kaybettikleri bir çocuk işçi sömürüsü uygulamasına dönmüştür:
-MESEM ile çocuklar okuldan koparılıyor: MESEM kapsamında, henüz 15 yaşını doldurmamış çocuklar lise birinci sınıftan itibaren okullarından uzaklaştırılarak işyerlerine gönderiliyor. Haftanın 4 günü fabrikada, 1 günü ise okulda geçiren bu çocuklar, aslında hafta sonları ve tatil dönemlerinde de çalıştırılıyor. Bu durum, çocukların eğitim hayatından tamamen kopmasına neden oluyor.
- Çocuklar tehlikeli iş ortamlarında çalıştırılarak fiziksel ve ruhsal gelişimleri tehlikeye atılıyor: Çocuklar, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından tehlikeli ve ağır işlerde çalıştırılmakta, bu da henüz fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlamamış olmaları nedeniyle büyük riskler taşımaktadır. Fabrika ortamında bulunmaları dahi ciddi tehlikeler yaratmaktadır.
- Usta öğretici belgesi çok kolaylıkla temin edilebiliyor ve çocuklar yetkin olmayan kişilere teslim edilmiş oluyor: MESEM kapsamında "usta öğretici belgesi" alımının kolaylaştırılması ve ustalara yeterli pedagojik eğitimin verilmemesi, çocukları riske atan önemli bir etken olarak öne çıkmaktadır. İşletme sayısının fazlalığı, öğretmen eksikliği ve zamansızlık gibi nedenlerle çocukların mesleki gelişimi ve esenlik durumu koordinatör öğretmenlerce takip edilememektedir. Ayrıca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başta olmak üzere kamu kurumlarının denetimleri de yetersiz kalmakta, bu da çalışma biçimini daha da riskli hale getirmektedir.
-Öğrenciler kamu kaynağı ile patronlara bedava işçi olarak kullanılıyorlar: MESEM uygulamasıyla, stajyer olarak görülen ancak gerçekte işçi olarak çalışan öğrencilerin ücret ve sosyal güvenlik hakları gasp edilmektedir. Öğrencilerin ücretlerinin İŞKUR tarafından ödenmesi, işverenlerin uygulamayı suistimal etmesine ve MESEM’i ucuz işgücü temin aracı olarak görmelerine neden olmaktadır.
- Çocuklar okuldan koparılarak kendilerine herhangi bir mesleki katkı sağlamayacak işlerde çalıştırılmaktadırlar: MESEM programlarında hangi işlerin hangi yaşlara uygun olduğu konusunda standartlar bulunmamaktadır. Bu belirsizlik nedeniyle öğrenciler ya yaşlarına uygun olmayan ağır işlerde ya da mesleki olarak fayda sağlamayacak işlerde çalıştırılmaktadır. Bu durum, çocukların mesleki bilgi ve beceri edinmelerini engellemekte ve örgün eğitimden erken yaşta kopmalarına neden olmaktadır.
- MESEM kapsamında tehlikeli işlerde çalışan çocuklarımız, çalışırken iş cinayetlerine kurban gidiyorlar: Son dönemde, MESEM kapsamında çalıştırılan çocukların iş cinayetlerine kurban gitme olayları artmaktadır. Son sekiz ay içinde, MESEM kapsamında çalışırken hayatını kaybeden 9 çocuk olduğu bilinmektedir. Geçtiğimiz aylarda metal fabrikasında çalıştırılan 14 yaşındaki Arda Tonbul’un iş cinayeti sonucu hayatını kaybetmesi, bu programın ne denli istismar edildiğini açıkça göstermektedir.
Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü Nedir?
Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü, çocuk işçiliğini önlemek amacıyla farkındalık yaratmak için 2002 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından başlatılan bir uluslararası gündür. Bu gün, 138 sayılı ILO Sözleşmesi'ne göre asgari çalışma yaşı ve 182 sayılı ILO Sözleşmesi'ne göre çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerine karşı alınan tedbirlerin onaylanmasıyla teşvik edilmiştir.
Her yıl 12 Haziran'da kutlanan Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü, çocuk işçiliğine karşı dünya çapında bir hareket yaratmayı amaçlamaktadır. Bu gün, ilk kez 2002 yılında ILO tarafından çocuk işçiliği konusuna sürekli dikkat çekmek, bu konudaki stratejileri gözden geçirmek ve yeniden değerlendirmek amacıyla düzenlenmiştir. 2002'den bu yana 19 yıl geçmiş olup, her yıl 12 Haziran'da kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, çocuk işçiliğinin büyüklüğünü kabul ederek 2021 yılını Uluslararası Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılması Yılı ilan eden bir kararı oybirliğiyle kabul etmiş ve ILO'dan bu konuda liderlik yapmasını istemiştir. Bu özel gün, çocuk işçiliği sorununa dikkat çekmek ve çocuk işçilere yardımcı olacak ilkeleri belirlemek için hükümetleri, yerel yetkilileri, sivil toplum kuruluşlarını, uluslararası işçi ve işveren örgütlerini bir araya getirmektedir.
ILO'nun verilerine göre, dünya genelinde yüz milyonlarca kız ve erkek çocuk, yeterli eğitim, sağlık, boş zaman ve temel özgürlüklerden mahrum bırakan işlerde çalışmaktadır ve bu durum haklarını ihlal etmektedir. Bu çocukların yarısından fazlası, çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerine maruz kalmaktadır. Bu en kötü biçimler arasında tehlikeli ortamlarda çalışma, kölelik veya diğer zorla çalıştırma biçimleri, uyuşturucu kaçakçılığı ve fuhuş gibi yasadışı faaliyetler ve silahlı çatışmalara dahil olma yer almaktadır.
RAPORUN PDF FORMATI İÇİN TIKLAYINIZ!