BARIŞ İŞÇİNİN, HALKIN, ÜLKENİN KAZANCIDIR

12 Temmuz 2025, Cumartesi 19 Kişi

BARIŞ İŞÇİNİN, HALKIN, ÜLKENİN KAZANCIDIR!

Konfederasyonumuz DİSK, Kürt sorununda silahların bırakılması ve barışçıl, demokratik yöntemlerle yeni bir çözüm aşamasına geçilmesi konusunda bir açıklama yayınladı.

 

İşçi sendikaları tüm dünyada barışı ve kardeşliği savunur. Çünkü savaşların, çatışmaların, terörün ve şiddetin bedelini en fazla işçi sınıfı öder. Silah tüccarlarının ve emperyalistlerin kazandıklarının bedeli, işçilerin canıyla, kanıyla ve ürettikleri değerlerle ödenir. Bu yüzden işçi sınıfının çıkarları ve ahlakı her zaman barıştan yana olmayı gerektirir.

Ülkemiz bir süredir “Terörsüz Türkiye” adı verilen ve her fırsatta bir “devlet politikası” olduğunun altı çizilen bir sürecin içinden geçiyor. Silahların bırakılarak Kürt sorununa dair taleplerin demokratik araçlarla dile getirileceği, sorunların parlamentoda tartışılıp çözüleceği, akan kanın ve gözyaşının son bulacağı bir dönemin başladığına dair değerlendirmeler yapılıyor.

DİSK olarak da yıllardır savunageldiğimiz, umut ettiğimiz, dile getirdiğimiz demokrasiyi, adaleti ve barışı esas alan bir çözüme yönelik gelişmelere, elbette ki ülkesini ve halkını seven, aklı ve bilinci yerinde hiç kimse karşı çıkmayacaktır. Barışa yönelik atılan her adım, başta işçi sınıfı olmak üzere halkımızın ve ülkemizin yararınadır, çıkarınadır.

Çözüm ve barış umutlarının yeşerdiği ancak olumsuz biçimde sonuçlanan geçmiş süreçlerdeki hataların tekrarlanmamasına ve toplumun barışa olan umudunun tükenmemesine azami dikkat gösterilmelidir.

Öncelikle barışı kazanmak için demokraside, demokrasiyi kazanmak için de barışta ısrarcı olmak şarttır. Demokrasinin en asgari koşulu, seçme ve seçilme hakkına saygıdır, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmasıdır, sandıkla gelenin sandıkla gitmesidir.

Barış için en geniş toplumsal uzlaşmanın ve katılımın sağlandığı, yapıcı, sakin ve özgür bir tartışma ortamı yaratılmalıdır. Bu nedenle, barış sürecine dair atılan her adımın samimiyetle, karşılıklı güveni pekiştirerek, tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Barışı hedefleyen her türlü girişim, TBMM başta olmak üzere tüm temsil mekanizmaları üzerinden ilerlemelidir; bunun için de muhalefet eden herkesi düşmanlaştıran zihniyetin değiştirilmesi gerçek bir toplumsal barışın inşası için zorunludur.

En temelde demokratik, laik, sosyal bir cumhuriyetin eşit yurttaşları olmamız, barış içerisinde kardeşçe yaşamanın en güçlü sigortası olacaktır. Demokratik ve sosyal hakların geliştirildiği, çoğulculuğa saygı gösterilen, herkesin kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşı olarak gördüğü ve bu eşitliğin nimetlerinden ekonomik, sosyal, siyasal ve demokratik alanlarda adil olarak yararlandığı bir düzenin inşası, sadece Kürt sorununun değil ülkemizin tüm sorunlarının çözüm anahtarıdır.

Barış hepimizin umududur. Uluslararası Çalışma Örgütü-ILO bu umudun hayata geçmesinin koşulunu kuruluş ilkelerinde “Barış istiyorsanız adalet ekin” diye ifade etmiştir.

Bir kez daha vurgulamak isteriz ki barış için adalet şarttır, demokrasi şarttır. Gerçek bir toplumsal barışı kazanmak için yalnızca silahların susması ve bırakılması değil, aynı zamanda eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerinin hayatın her alanında hâkim kılınması gerekmektedir. İş güvencesi, sendikal haklar, toplu pazarlık süreçleri ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakların güvence altına alındığı demokratik bir ortam, barışın en sağlam zemini olacaktır. Çünkü barış aynı zamanda emekçilerin insanca yaşam sürdüğü, ürettikleri değerin hakça paylaşıldığı bir toplumsal düzenin inşasıdır.

Bu anlayışla, DİSK olarak bizler, emeğin onurunu ve halkların kardeşliğini savunmaya, adalet ve barış için mücadelemizi büyütmeye; eşit yurttaşların demokratik cumhuriyetinde, hukuk devletinin güvencesinde bir arada kardeşçe yaşamak için örgütlenmeye ve mücadeleye devam edeceğiz.